21 Aralık 2011 Çarşamba

Le gamin au vélo (Bisikletli Çocuk)


Yönetmenler: Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne
Yazanlar: Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne
Oyuncular:  Thomas Doret, Cécile Dee France ve Jérémie Renier


Babalarımız, hepimizin hayatının ayrı bir yerinde, görünürde fazla önemsenmeden ama içerde en çok önemsenen kişi olarak durur. Bir çocuk için babanın yeri daha da ayrıdır, bisikletli çocuk için de öyleydi.

Bir film düşünün, bir çocuğun babasına olan gereksinimini, hayatında olmamasının getirdiklerini, götürdüklerini mükemmel bir sadelikle anlatsın. Bisikletli Çocuk, tam da böyle yormadan, zorlama sahnelere ihtiyaç duymadan, rahat rahat kendi düşündüğünü size yansıtan bir film.

Babası tarafından maddi yetersizlik bahanesiyle kimsesizler yurduna bırakılmış bir çocuğun hikayesini anlatıyor film. Onu alacağına söz veren ve sonuna dek güvendiği, karşılık beklemeden sevdiği babasını arayışını, onunla ilgili hayal kırıklıklarını çocuğun gözünden anlatıyor. Aynı zamanda bir babanın çocuğuna ne katacağı ya da onu nasıl yönlendireceğine de değiniyor film. Yapılan hatalardan duyulan pişmanlıkları ne derece görmezden gelebildiğimiz, özür dilemeye dahi inanmadığımız ve inandırmadığımız gibi bir çok temel sorun üzerinde duruyor, fazla üstüne basmadan, anlayabileceğimiz derecede.

Filmimizin kahramanı adı üzerinde bir çocuk.Filmde adı Cyril (Siril), asıl adı da Thomas Doret. Tek kelimeyle döktürüyor film boyunca. Bir çocuğun verebileceği tepkileri veriyor, onun tavırlarını gösteriyor, bizim yerli dizi ya da filmlerimizde olduğu gibi büyümüş de küçülmüş bir çocuk havasına girmiyor. Çocuk rolünü, çocuk gibi oynuyor, gerçekliğine inandırıyor böylece. Bir de Samantha var, Cyril'in danışmanından kaçarken ona sarılmasıyla başlıyor ilişkileri, bisikletini geri getiren, onu koruyan, babasını bulan kadın Samantha, ama bütün bunları neden yaptığını söylemiyor Cyril'e, sadece yapıyor ve karşılığında beklediği şey, Cyril'in hata yapmadan, sevgi besleyerek büyümesini sağlamak.Bu da birini topluma kazandırmanın ne denli zor olduğunu gösteriyor. Samantha'nın da fazla aksiyona girmeden gösterdiği etkileyici rol de yabana atılmaması gereken bir başka ayrıntı. Filmin son sahnesi için apayrı bir paragraf yazmak isterdim ancak yazarak o etkileyiciliğini en azından kendim için kaybettirmek istemiyorum.

Cannes'da Grand Prix ödülünü Bir Zamanlar Anadolu'da ile paylaşan film, festivalde kaçıranlar, izlemek isteyenler için güzel bir fırsat niteliğinde belli cinebonuslarda gösterimde. Fazla ilgi görmese de, aksiyon delisi bir insan değilseniz kesinlikle izlemelisiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder