17 Ekim 2011 Pazartesi

Another Happy Day


Yazmaya başlarken ne kadar anlatsam, ne söylesem az kalacak diye korkuyorum. Filmekimi 2011 kapsamında benim açılış filmimdi Another Happy Day (Mutlu Bir Gün), biletimi alırken de aslında festival boyunca izleyeceğim en iyi film olacağını düşünüyordum, öyle de oldu.

Film Sundance'de en iyi senaryo ödülünü almış ve kesinlikle hakkını veriyor. Bir kadının hikayesi aslında bu film, fiziksel değil ama ruhen şiddet görmüş bir kadın, bir anne. İlk eşinden olan kızı intihara meyilli, yeni eşinden olan çocuklarından biri depresif, biri uyuşturucu bağımlısı bir annenin çocuklarıyla mücadele ederken düştüğü durumu gösteriyor. Ailesi yanında değil, boşandığı ilk eşi bile kendi kızlarından daha kıymetli bir aile sahibi ve yanında olan bütün çocuklar sorunlu, zor bir yaşamı, manevi baskıyı müthiş bir oyunculukla ve hikayeyle bize anlatan filmi izleyenleri şanslı görüyorum. Hikayenin kurgulanması iyi yapılmasa sıkıcı olma riski taşıyan filmde öyle güzel bir akış var ki kendinizi filme kaptırıyorsunuz.

En iyi kadın oyuncu ödülünü de rahatça alabilecek bir oyunculuk sergiliyor anne rolünü oynayan Ellen Barkin, umarım başka filmlerde başka rollerde de izleriz kendisini. Filmin ilerleyen günlerde ülkemizde gösterime girmesini umuyorum. Daha fazla söyleyecek, anlatacak bir şey bulamıyorum, bulmuyorum. İzlemeniz dileğiyle, iyi seyirler.

Film Gibi Festival

Son dönemde çok popüler hale gelen Filmekimi'nin onuncusunu geride bıraktık. Programı ilk gördüğümden beri söylediğim şey belki de son yılların en iyi filmleri seçilmişti. Festival sonunda izlediklerimle, izleyemediklerimle kesinlikle haklı çıktığımı düşünüyorum.

Aslında yapıldığı ay itibariyle sinema açısından en bereketli aylardan biri olması Filmekimi'ni güzel bir film festivali haline getiriyor. Bu yıl, Cannes ve Sundance gibi önemli festivallerde, gösterimi yapılmış, ödüllendirilmiş ya da yarışmış filmlerden seçkiler oldukça fazlaydı. Öncelikle yaptığım tespit (kendi adıma) Sundance'de gösterilmiş her filmin izlenmeye değer olduğudur. Sundance'de ödül alan filmlerin bizler gibi filmleri detaylı inceleyecek kadar iyi izleyemeyen ama ilgi gösteren sinema severlere çok hitap ettiğini gördüm. Özellikle Another Happy Day ( Mutlu Bir Gün) , Tiranozor gibi Sundance'de ödüllendirilmiş filmler kesinlikle izlenmesi gereken kaliteli filmlerdi. İzleyebildiğim için kendimi şanslı görüyorum.

Festivalle ilgili en büyük ve olumsuz eleştirim, İKSV'nin lale kart almaya bizleri adeta mecbur bırakması. Geçtiğimiz yıl hiç bir filme bilet bulamamam dolayısıyla bu sene işi şansa bırakmamak adına lale kart aldım. Ancak bu, festival diye adlandırılan bir organizasyonun ruhuna kesinlikle aykırı. Festival belli bir kesime imtiyaz sağlayan değil, herkesi içine alabilen bir organizasyon olmalı hele söz konusu bir film festivali ise ancak İKSV bu uygulamaya devam edecek gibi görünüyor. Umarım ilerleyen yıllarda lale kart sahibi olmadan da insanlar rahatça bilet bulabilir ve bu muhteşem atmosferden mahrum kalmazlar.

5 Ekim 2011 Çarşamba

Midnight in Paris



Yazan-Yöneten: Woody Allen
Oyuncular: Owen Wilson, Rachel McAdams


Bu filmin Woody Allen filmi olduğunu ilk duyduğumda bol diyalog, dozunda komedi ve Paris'e ait muhteşem manzaralarla karşılaşacağımdan emindim. Öyle de oldu.

Tam bir Woody Allen filmi Midnight in Paris. Konu, işleniş, müzik seçimleri, oyuncu seçimleri hepsi son derece güzel. Başrolleri paylaşan oyuncuları Wedding Crashers filminden hatırlayanlar olacaktır eminim, o filmde (her ne kadar bir çok yönüyle klişe bir romantik komedi filmi olsa da) de performanslarını beğenmiş biri olarak bu film için uygun olduklarını düşünüyorum.

Klişe romantik komedi filmlerinden çok uzak, gerçekten ilgi çekici bir hikayeye sahip film, Paris'in 1920'li yıllarına aşık, kendi halinde bir yazarın evlenmeden önce gezmek için geldikleri Paris'te yaşadılarını anlatıyor. Paris sokaklarının görüntüleri, 1920'li yılların sanatçıları, yazarları, müzisyenleri, mekanları hepsi birbirinden etkileyici, izledikten sonra keşke Paris'e gidebilsem şimdi diye iç geçireceğinizin garantisini verebilirim.

Fazla ayrıntıya girerek filmin büyüsünü bozmak gereksiz, gidin izleyin, sakın ola kaçırmayın. Herkese iyi seyirler.

Sonbahar'ın Tek Güzel Zamanı; Filmekimi



Nihayet Ekim ayına girdik, sabırla beklediğimiz Filmekimi belki de uzun zamandır Türkiye'de bir festivalin sahip olduğu en güzel programla karşımızda. Geçen yıl bilet bulamadığım için birçok filmi kaçırmam sebebiyle İKSV lale kart alarak kendimi garantiye aldım, çok işe yaradığına emin olabilirsiniz. Şimdilik 8 filme biletim hazır. Benim gideceğim filmler şöyle;

13 Ekim Perşembe 13:30-Mutlu Bir Gün
13 Ekim Perşembe 19:00-Inni
13 Ekim Perşembe 21:30-Trenazor
14 Ekim Cuma 19:00-Kevin Hakkında Konuşmalıyız
14 Ekim Cuma 21:30-Melankolia
15 Ekim Cumartesi 11:00-Umut Limanı
15 Ekim Cumartesi 13:30-Salgın
15 Ekim Cumartesi 19:00-Senin İçin

Bilet alabilmiş ve festivale gidecek herkese iyi seyirler.