26 Aralık 2012 Çarşamba

Evim Sensin

Yönetmen: Özcan Deniz
Oyuncular: Özcan Deniz, Fahriye Evcen
Senaryo: Özcan Deniz

Geçtiğimiz haftalarda, bir uyarlama filmi olan Evim Sensin filmine gitmek gibi bir hata yaptık. Aslında bu hatayı film esnasında gözümüze sokulan saçmalıklarla bir çeşit eğlenceye çevirdiğimizi söyleyebilirim ama olsun yine de bu bir hataydı.

Filmimiz Güney Kore yapımı, yönetmenliğini John H. Lee'nin yaptığı Nae Meorisokui Jiwoogae (A Moment to Remember) isimli filmden uyarlanmış. Uyarlanmış dediğime bakmayın, diğer filmi izleyenlerin genel görüşü filmin bire bir kopya olduğu yönünde. Uyarlandığı filmi izlemedim ancak yine izleyen bir çok kişinin ortak görüşü nefis bir dram filmi olduğu yönünde. O nedenle bir kıyaslama yapmadan sadece bu filmde gördüklerim hakkında konuşacağım.

Öncelikle arabesk şarkıcılığından yönetmenliğe geçiş evrimini tamamladığını düşünen Özcan Deniz daha kırk bin fırın ekmek yemeli. Mahsun Kırmızıgül kendisine oranla çok daha başarılı diyebilirim.

Film bir aşk hikayesini konu alıyor. Zengin kız-fakir oğlan temelinden çıkarak, sevginin bütün güçleri aşabileceği sosyal mesajı ile devam ediyor. Sonuna dair ipucu vermiyorum sürpriz olsun. (Sakın gitmeyin diye buraya yazıyor olsam da saygısızlık etmek istemiyorum) Konu itibariyle buram buram klişe kokuyor. Film de aynen bu klişelikle ilerliyor. Konu bir türlü düzene oturtulup ilerletilememiş, sahne geçişleri berbat. Kameranın açıları rezalet, filmin ilk yarısında Özcan Deniz'in sadece bel altı gözüküyor, izlerken Özcan Deniz'in otobüs sapıklarından biri olduğu izlenimine kapılabilirsiniz. Mizansen konusunda yerlerde geziyor Özcan Deniz'in yönetmenliği, Tabi onun kadar yanında görüntü yönetmenliği yapan Olcay Oğuz'un da bu konuda aşırı başarısız olduğunu söyleyebiliriz. Işık kullanımı fena olmamakla beraber, görüntünün aşırı dağınık ve puslu olduğunu sinemanın kendi sorunu olarak varsayıyorum. Filmin müzik kullanımı ise tipik bir Türk dram filmi, acıklı türkü anında devreye giriyor.

Filmin oyuncu performanslarına değinecek olursam Fahriye Evcen sinir bozucu bir rol ve berbat bir performansla karşımızda duruyor. Sürekli çocuk taklidi yapan şımarık kız profili yerine, normal konuşan şımarık kız profili tercih edilebilirdi diye düşünüyorum. Kısacası berbat bir oyunculuk vardı filmde. Bir tane bile elle tutulur performans yok.

İşin özeti film çok kötü, sanırım artık gösterimde de değil. İzlemeyenler hiç bir şey kaybetmedi, kazanımları daha fazla. Siz siz olun bir Özcan Deniz filmi için sinemaya gitmeyin.

Herkese, başka filmler için iyi seyirler..

Not: Bir filmin iyi ya da kötü oluşunu ne kadar ağladığıyla ölçen insanlar olduğu sürece bu tarz filmler hep iş yapacaktır.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Kibarca Öldürmek (Killing Them Softly)


Yönetmen: Andrew Dominik
   Senaryo: Andrew Dominik, George V. Higgins (Roman)
Oyuncular: Brad Pitt, Ray Liotta, Richard Jenkins

Kış sezonunun açılmasıyla beraber gişe yapma ihtimali yüksek filmler de bir bir gösterime giriyor. Bunlardan biri de uzun zamandır merakla beklediğim Brad Pitt'in başrolünde oynadığı Kibarca Öldürmek filmiydi.

Fragmanını izlediğimde, kullanılan müzikler ve sahneler oldukça ilgi çekici ve merak uyandırıcıydı ancak filmin kendisi bu tarz beklentilere açık bir film değil. Vasat bir film olmama sebebi oyuncu kadrosu diyebiliriz. Güçlü karakter oyuncularını kullanarak ve amerika eleştirisi yaparak filmi izlenebilir kılmışlar. Genel olarak kitap üzerinden sinemaya uyarlanan filmleri çok beğenemiyorum, çünkü çok fazla detay atlanmak zorunda kalıyor. Bu filmde de aynı sıkıntının olduğunu düşünüyorum kitabını okumasam da. Sanki daha uzun bir filmin özetini izlemiş gibi hissettim film sonrasında.

Öncelikle film basit senaryoya sahip bir aksiyon filmi, kumarhane soyan iki amatör gencin yakalanmaları sırasında gelişen olaylar. Yakalayanlarsa polis değil, kumarhanelerin esas sahibi ile iş yapan kiralık katiller. Bu katillerin baş karakteri ise Brad Pitt. 

Filmin akışı ciddi anlamda sıkınıtlı, düzgün bir kurgu söz konusu değil. Konular arası, olaylar arası geçişler çok kopuk, birkaç yavaş çekim sahne ile aksiyon sahnelerini de kurtarmaya çalışmışlar diyebilirim. Brad Pitt bu filmle ödül alabilir diye düşünenler var ancak ben buna katılmıyorum zira oyunculuk anlamında ekstra hiç bir şey yoktu diyebilirim. Filmde güzel olan hiç bir şey yok mu derseniz, tabi ki var.

Öncelikle müzikler şahaneydi, filmlerin benim için en önemli ögelerinden biri müzikleridir, o nedenle filmin müzikleri çok çok hoşuma gitti, filmde geçen diyalogların bazıları oldukça iyiydi, özellikle filmin sonunda geçen diyalog, filmde sürekli ABD başkan adaylarının (Bush'un bıraktığı Obama'nın seçildiği seçim öncesi) televizyonlarda yaptıkları konuşmaların sürekli bir detay olarak gösterilmesi yine filmi izlenebilir kılan nitelikleriydi.

Genel özellikleriyle beklentilerin çok altında kalsa da, Brad Pitt ve diğer oyuncular hatrına izlenebilir ancak izlenilmezse de bir kayıp olarak görülmeyecek bir film. 

İyi Seyirler..