Bizim, doğanın, insanoğlunun en büyük çaresizliği; ölüm..
Her ölüm erken oluyor sanırım ve her ölüm gecikmeleri ortaya çıkarıyor.
Seyfi Teoman bu ülkenin en başarılı genç yönetmenlerinden biriydi. Yönetmenliğini yaptığı 3 filmle, katıldığı Uluslararası Film Festivalleri ve aldığı ödülleri ile daha başaracağı çok şeyin olduğunu söylüyordu. Ama her başarılı insana yaptığımız az değer vererek ödüllendirme işimizi bu sefer de itinayla başardık.
Seyfi Teoman 35 yaşına girdiği doğum gününde, bir trafik kazasında vefat etti. 3 hafta yoğun bakımda yattı, gazetelerin küçük bir köşesinde, kazanın ertesi günü kendine yer buldu, o da her gazetede değil, belli başlı gazetelerde. Adının geçmediği olay kalmamış İbrahim Tatlıses'in vurulması hakkında gelişmeleri dakika dakika izlediğimiz haberler tabi ki olayı 2dk ile geçirdiler. 35 yaşında bir değer yitip giderken biz durumdan haberdar bile değildik.
Tam 3 hafta yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi, gelişmeleri sadece ekşi sözlükten nadiren girilen girdilerden öğrendik. 3 hafta sonunda kaybetti yaşam mücadelesini, abartılmış popülist yönetmenlerin, şarkıcıların dünyasında, ilgi göstermediğimiz bir değer ayrıldı aramızdan. Cenaze törenine çiçek gönderilmesi yerine, Mithat Alan film merkezine bağış yapılmasını isteyecek insanlardandı Seyfi Teoman. Sinemacıydı, popüler gişecilere inat film yapmaktı işi. İyi ki vardı.
Şimdi ben de onun anısına genelimizin bildiği Bizim Büyük Çaresizliğimiz filmini yeniden izleyeceğim, benim kendi çapımda yapabileceğim tek tören bu olduğu için.
Sinemayı sinema olduğu için seven herkesin, ailesinin, yakınlarının başı sağolsun.
Mekanın cennet olsun..